Prof.Dr.Rıdvan Canım paylaşımıdır.
EDİRNE’NİN KÖPRÜSÜ TAŞTAN
Bir halk türkümüz "Edirne'nin Köprüsü Taştan" dese de biz "Kimse kimseyi ayırmasın yardan, kardaştan" diyelim.. Bildiğiniz gibi, Edirne taş köprülerinin en büyüğü Meriç nehri üzerinde kurulmuş olan ve Yeni Köprü adıyla da bilinen Meriç Köprüsü'dür. Edirne-Karaağaç yolu üzerinde Tunca Köprüsü'nden sonra gelen bu muhteşem eser; Sultan İkinci Mahmud'un l247/m.l832 yılında Edirne'ye gelişinde yapılması kararlaştırılmış, ancak devletin mâlî imkanlarının kısıtlı oluşu gibi nedenlerden dolayı ancak 10 yıl sonra, Sultan Abdülmecid zamanında, l258/m.l842'de yapımına başlanmış ve l263/m.l847 senesinde tamamlanabilmiştir. İnşaatı beş yıldan fazla süren bu köprünün on üç büyük kemeri olup, korkulukları yekpâredir. Cümle alem bilir ki bu köprü üzerinden Meriç nehrinin her iki tarafının seyrine doyum olmayan bir manzarası vardır. Hele ki gün batımını bu köprünün ortasındaki “şahnişin”den izlemek bir ayrıcalıktır. "Şahnişin" nedir, diyenler için hemen açıklayalım: Padişahların nehir üzerinde gün batımını izlemek üzere oturdukları, taştan yapılmış tahtı andıran mekan diyelim.. Köprünün inşasına devrin Osmanlı şairlerinden Zîver'in yazmış olduğu manzum tarih, mermer bir levha üzerine yazılarak köprü üzerindeki özel yerine konmuşsa da Yunan işgali sırasında bu kitabe sökülüp götürülmüştür. Osman Nuri Peremeci'nin, Edirne Tarihi adlı eserinde Ahmed Bâdi Efendi'nin, Rıyâz-ı Belde-i Edirne adlı eserine dayanarak verdiği bilgilere bakılırsa bu kayıp kitabedeki manzum tarih şöyledir:
Esâs-endâz-ı bünyân-ı kerem Abdülmecid Hânın
Îmâr-ı mülkünün üstâdı adli oldu mi'mârı
Olaldan menhil-i azbü'l-mekârim ol şehin ahdi
Sezâ mânend-i deryâ nehre kılsa lûtfunu cârî
O şâhenşehdir elhak fâizü'l-hayrât âlemde
Sezâdır kılsa âbâdın mülkü böyle âsârı
Edirne beldesi enhârı üzre hayr-ı şâhâne
Garîk-ı cûy-ı ihsân eyledi etrâf u aktârı
Gelip geçtikçe halk-ı memleket bu cisr-i sânîden
Duâsâzı dü-bâlâ kıldılar evrâd u ezkârı
Merîc ü Arda nehri tâ revân oldukça bu sûdan
O şâhin mülkünün feyz-i ilâhî ola enhârı
Bu tâk-ı cisri tarsî' etti Zîver işbu târîhim
Bu âlî cisri oldu hayr-ı sâni-i cihandârî
İnşa edip bize bırakanların ruhları şad, mekanları cennet olsun.. Duamız, dileğimiz ve temennimiz Edirne’nin gururu, Meriç Nehri üzerindeki bu altın gerdanlığın dünya durdukça ayakta kalmasıdır..
