Resimde kapı önündekiler:
Ayaktakiler (soldan sağa): Annem Cahide Özışık, Babam Ferit Özışık,Teyzem Sacide
Oturanlar: Teyzem Zerrin,Anneannem Emine Batur ve Hafızağa’nın kızı Babaannem Naciye Özışık.
Edirne'miz öyle yetenekli insanlar yetiştirmiştir ki araştırdıkça ve ülkemizin diğer şehirlerine göç edip giden Edirne'lilere , bu muhterem insanlara ulaştıkça büyük heyecan duyuyorum, Sayın Levent Özışık'la hasbelkader tanışmamız bir iş vesilesi ile oldu.
Edirne tarihi ile ilgili biraz sohbetten sonra kendisi ve ailesinin Edirne'mizin yetiştirdiği değerlerden biri olduğunu anladım, aşağıda Sayın Levent Özışık bizlerle ailesi ile ilgili değerli bilgileri paylaştı..Kendisine verdiği bilgiler için çok teşekkür ederiz, inşallah Edirne li bilinmeyen unutulan diğer aileler için de örnek olacaktır...
Sayın Levent Özışık anlatıyor;
"Babam Ferit Özışık 1920 (eski tarihle 1336) Edirne’de doğmuştur.İlk ve orta öğrenimini Edirne’de lise öğrenimini de İstanbul Kumkapı’da şimdi mevcut olmayan “Özel Yüceöykü Lisesi”nde tamamlamıştır.
1941 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Heykel bölümünün sınavlarını kazanarak buradaki tahsiline başlamıştır. Burada Rudolph Belling’in talebesi olmuştur.Beşiktaş İskele’de bulunan Barbaros Anıtı detayında yer alan bayrak kompozisyonu akademi sıralarındayken babam tarafından yapılmıştır.İki yıl süren tahsilini daha sonra çeşitli nedenlerle terkederek Edirne’ye dönmüştür.
Akademide iken tanıştığı ressam Neşet Günal ile heykeltraş aynı zamanda mahalle arkadaşı İlhan Koman ile arkadaşlıkları uzun yıllar devam etmiştir.
Babam İlhan Koman’ın akademiye resim bölümünde başladığını daha sonra heykel bölümüne geçtiğinden bahsederdi.Kendisi de heykel bölümünde okumasına rağmen daha sonra resime yönelmişti.
Evimizdeki kendine ait atelyesinde yaptığı modern resim tarzındaki küçük boyutlu yağlı boya resimlerini vefat edinceye kadar kimseye göstermemiştir.Boyalarını da tamamen kendisi hazırlar ve katiyen dışarıdan hazır boya satın almazdı.Resimlerini ise tuvallerden ziyade çok basit kartonlar,mukavva parçaları gibi malzemeler üzerine yapmıştır.
Vefatından sonra elimizde kalan yaptığı birkaç resimi de en kısa zamanda resimleyip göndereceğim.
Edirne’ye döndükten sonra Balıkpazarı’nda Süpürgeci Salih Efendi ile ortak olarak zahirecilik yapmaya başlamış ve ancak içindeki san'at aşkı sönmediğinden san’atını devam ettirmek maksadıyla Paris’e gitmiştir.Burada muhtelif atelyelerde yağlı boya resim çalışmalarının ardından yeniden Edirne’ye dönmüştür.
Bu arada askerlik görevini yapmak üzere önce acemi birliği Gelibolu’ya daha sonra da İstanbul Şile /Ağva’ya gitmiştir.
1949 yılında evlendikten sonra bir müddet daha Edirne’de kalmış daha sonra Eskişehir’de Topçuoğlu İnşaat firmasında çalışmış ve burada çalışırken dışarıdan sınavla (O yıllarda öyle bir imkan tanınmış) Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü (Şimdiki Gazi Üniversitesi) Fransızca bölümünden mezun olmuş ve Fransızca öğretmeni olarak Eskişehir’in Sivrihisar kazasına atanmıştır.
İki yıl kadar Sivrihisar’da öğretmenlik yaptıktan yaptığı girişimlerle ve çok çok iyi Fransızca bilgisiyle 1964 yılında Ankara Fransız Kültür Merkezi tarihinde Fransızca öğretmeni ilk Türk olarak çalışmaya başlamıştır.Burada audio-visual (yansı ve slayt destekli) ders anlatımını başlatarak o yıllarda bir ilke imza atmıştır.
Bu sırada verdiği özel derslerle Bedri Baykam , ablası ve muhtelif devlet erkanına Fransızca öğretmiştir.Bedri Baykam'ın babası Suphi Baykam o yıllarda milletvekilidir.Oğluna resim hocası olarak da Kayhan Keskinok'u tutmuştur.Bedri Baykam o yıllarda çocuk sanatçı kisvesiyle değişik tarzlarda resimler yapan bir çocuktu.Babamın o yıllarda Bedri Baykam'a sadece Fransızca değil, resim konusunda da yardımcı olduğunu söyleyebilirim.
Daha sonra o zaman yeni kurulan Yeni Ankara Koleji olan ve ilerleyen zamanda adı Tevfik Fikret Lisesi olarak değişen özel okulun müdürlüğünü yapmıştır.Bu okulda da eğitim Fransızca olarak verilmekteydi.
1970 li yıllarda ise Ankara-Kurtbogazı barajı su iletim hattı ihalesini kazanan Fransız Bonna firmasında çalışmış ancak daha sonraki yıllarda geçirdiği ağır rahatsızlık sonucu sağlık durumu bozulduğu için emekliye ayrılmıştır.
Bu zaman zarfında da kendisini evde resim çalışmaları , muhtelif Fransızca tercümeler yaparak oyalamış ve 1992 yılında vefat etmiştir.
Levent Özışık - Ankara