Tarihten insanlık dersinin fotoğrafı
Edirneli Tarih Araştırmacısı Cengiz Bulut, Balkan Savaşları sırasında Edirne’de yaşanılan bir esaret öyküsünü paylaştı. Bulut, kuşatma sırasında Meriç Nehri’nin akışını takip ederek Hayrabolu’dan Mustafapaşa’ya (Svilengrad) uçan Rus pilotunun Edirne’yi Mustafapaşa zannetmesi sonucu kente iniş yaparak esir düşmesini anlattı. Bulut, subayın esareti boyunca Edirne halkının kendisine iyi davrandığını ve yanlışlığın fark edilmesiyle pilotun serbest bırakıldığını belirtirken, arşivindeki fotoğraf ise o dönemde adeta hoşgörü tablosunu oluşturduğunu kaydetti.
Edirneli Tarih Araştırmacısı Cengizz Bulut, Balkan Savaşları sırasında Edirne’de yaşanılan bir esaret öyküsünü anlatan Henri Charles-Lavauzelle ve Paul Christoff tarafından yazılan Edirne Kuşatması Günlüğü, Kuşatma Altındaki Bir Kişinin Günlük Notları adlı tarihi kaynağı paylaştı.
Halk uçağı bekledi
Kuşatma sırasında Edirne’ye bir uçak gönderilecek haberinin yayılmasının üzerine halkın uçağı merakla beklediğini söyleyen Bulut, “Balkan savaşında Edirne dört bir yandan Bulgar ve Sırplar tarafından kuşatma altında tutulduğundan, demiryolu ile İstanbul’a ulaşım kesilmiş ne ilaç ne gıda yardımı ne de asker yardımı alınabiliyordu. Şehir halkına hem moral hem de keşif amacı ile kullanılmak üzere İstanbul’dan Edirne'ye bir uçak gönderildiği haberi yayılınca Edirne'de umutlu bir bekleyiş başlamıştı” ifadelerini kullandı.
Yanlış uçağa koştular
Bulut, kuşatma sırasında Meriç Nehri’nin akışını takip ederek Hayrabolu’dan Mustafapaşa’ya (Svilengrad) uçan Rus pilotunun Edirne’yi Mustafapaşa zannetmesi sonucu kente iniş yapan bir uçağın görüldüğünde halkın bekledikleri uçak olduğunu düşünerek sevinçle karşıladıklarını anlattı.
Edirne’yi Svilengrad zannetti.
Bulgar ordusuna ayda üç bin frank karşılığı çalışan bir Rus pilotunun Meriç Nehri’nin akışını takip ederek, Svilengrad’a ulaşmaya çalışırken, Edirne’yi varış noktası zanneden pilotun esir düşmesini anlatan Bulut, “Edirne semalarında Bulgar uçakları görülünce dahi,şehir halkı ellerini gözlerine siper edip beklenen uçak olduğu zannedilerek merakla gökyüzüne bakıyorlarmış. Tam bu bekleyişin sürdüğü günlerde kirişhane taraflarında Kafkas tabyanın güney kısmına bir uçağın inmek üzere olduğu görülünce, Edirne'de bu durumu gören birçok kimse o yöne koşmaya başlamışlar uçağın yanına gidince gelen uçağın Türk değil Bulgar uçağı olduğu anlaşılmış. Şaşkınlık içinde olan pilot hemen tutularak esir edilmiş, pilotun yapılan sorgulamasında Rus olduğu ve Bulgar ordusunda ayda üç bin frank karşılığı pilotluk yaptığı tespit edilmiş. Rus pilot uçağı ile Hayrabolu’dan, koca Mustafa Paşa'ya(Svilengrad)hareket etmiş Meriç nehrini takip etmiş Edirne'ye yaklaşınca Mustafapaşazannetmiş ve inişe geçmiş. Yanlışlığıfark etmiş ama geç kalmış esir alınmış” şeklinde konuştu.
Fotoğraf her şeyi anlattı
Esir düşen Rus pilotuna gayet iyi bakıldığını, o dönemi yansıtan elindeki yan yana oturarak çekilen fotoğrafın ise adeta kanıt niteliği taşıdığını belirten Bulut, “Esir pilota iyi davranılmış ve daha sonra bilahare serbest bırakılmış ülkesine dönmesine izin verilmiş. Edirne halkı savaş bitimine kadar İstanbul’dan gelecek uçağı beklemiş ama beklenen uçak bir türlü gelememiştir” dedi.
Gazeteler yazdı
1913 tarihli Rus Ogonyok gazetesinde çıkan haberde ise, Edirne’de esir düşen pilotun gayet iyi bakıldığı yazıldı. Gazetede “Endişe ile beklenen ve günlerce haber alınamayan pilotumuz Kostin hakkında nihayet iyi haber aldık. Edirne kuşatması sırasında esir düşen pilotumuz, beklenenin aksine çok iyi durumda olup esaretten salıverildi. Kuşatma sırasında bölgede sürekli uçuş yapan pilotumuz, esaret altında öldürülmüş olabileceği endişesi vardı. Fakat esaret altında kendisine çok iyi davranıldığı ekteki fotoğraftan belli” ifadeleri yer aldı.
Tarihi kaynak ne diyor?
Bulut, Henri Charles-Lavauzelle ve Paul Christoff tarafından yazılan Edirne Kuşatması Günlüğü, Kuşatma Altındaki Bir Kişinin Günlük Notları adlı tarihi kaynağın notlarını da gün yüzüne çıkardı. Tarihi kaynakta ise şu ifadelere yer verildi: "Kuşatmanın en hoş yanı bugün bir düşman uçağının ele geçirilmesi oldu. Biz dahil çok sayıda insan gelişini seyretti ve hepimiz bunun İstanbul’dan gelmesi beklenilen uçak olduğunu sandık. Allah biliyor ya, heyecan ve yorumlar alabildiğine gidiyordu! Pilotla beraber iki yolcu olduğu görülmüştü. Biri Enver Beydi, Anayasa kahramanı. İşte gerçek: Bulgar ordusuna ayda 3 bin Frank karşılığında yakın zaman önce kaydolan bir Rus havacı subay, Meriç’in akışını takip ederek ilk kez Hayrabolu’dan Mustafapaşa’ya uçuyordu. Bölgeyi tanımadığından, Edirne’yi Mustafapaşa zannetti ve nehrin sol kıyısına, Kireçhane’nin biraz ilerisine ve Kafkas tabyanın altına indi. Pilotun şaşırmasının en büyük nedeni ise Türkler’in ona beklenilen uçak olduğunu sanarak ateş açmamalarıydı. Aksine onu yaşasın naraları ve alkışlarla karşıladılar. Pilot, yere konduğu anda ona doğru koşan askerlerin üniformalarından şüphelendi. Onlara defalarca “Bulgar mısınız, Türk mü?” diye seslendi. “Türk, Türk!” diye cevap verdiler. Şansız pilot tekrar pervaneyi döndürmeye ve havalanmaya çalıştı ama yirmi güçlü kol uçağı tutuyordu ve kendisi de yerinden çıkarılmış, zaferle nidalarıyla taşınmaktaydı. O anda yüreği daraldığından kendini çok kötü hissettiği söyleniyor. Bu arada süvariler eşliğinde bir otomobil acilen yetişti; Gelen genelkurmay subayına durumu açıkladı ve derhal savaş esirlerinin toplandığı Edirne’ye sevk edildi”
Jale Avyüzen - Edirne Yenigün Gazetesi