Edirne’liler Gâzi Mustafa Kemal’i Karşılıyor-21.12.1930
Cumhurbaşkanı Gâzi Mustafa Kemâl’in Edirne Ziyareti.
21 12 1930 – 25 12 1930
Cumhurbaşkanı Gâzi Mustafa Kemal 17 Kasım 1930 Salı günü Kayseri - Sivas-Tokat-Amasya-Samsun-Trabzon-İstanbul-Kırklareli-Edirne vilayetlerini ve çevrelerini kapsamına alan yeni bir yurt gezisine çıktı. Orta Anadolu-Karadeniz-İstanbul ve Trakya Bölgesinde yaklaşık 52 gün süren bu gezi. Gâzi Mustafa Kemal'in 1930-1938 yıllan arasında gerçekleştireceği bir dizi yurt gezilerinden birincisiydi.
Gezinin Başlama Yeri: Ankara
Geziye Başlama Tarihi : 17 Kasım 1930 Pazartesi.
Geziye Katılanlar: İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Hüsamettin, Milletvekilleri
Kılıç Ali. Salih, Falih Rıfkı. Recep Zühtü. Reşit Galip, Ruşen Eşref, Memduh Şevket,
Liman Şİrketinden Ahmet Hamdi (Başar),
C.H.P. Genel Sekreteri, her bakanlıktan birer müfettiş, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Tevfik Bey, Hasan Kıza, özel kalem müdürü, yaverler.
Gidiş Güzergâhı:Ankara-Kayseri-Sivas-Tokat-Turhal-Amasya-Çarşamha-Samsun-Trabzon-İstanbul Çatalca-Alpullu-Kırklareli-Edirne-Istanbul.
Kullanılan Araç: Tren-Vapur-Otomobil
Ulaşılan Yer ve Tarih: Kayseri 18 Kasım, Sivas 20 Kasım. Tokat 21 Kasım, Turhal ve Amasya 22 Kasım, Çarşamba 24 Kasım, Samsun 26 Kasım, Trabzon 27 Kasım, İstanbul 1 Aralık,
Kırklareli 20 Aralık. Edirne 21 Aralık. İstanbul 25 Aralık 1930.
21 Aralık 1930 Pazar
Edirne’ye Hareket;
Cumhurbaşkanı Gâzi Mustafa Kemal 21 Aralık 1930 pazar günü saat 17.45 de Edirne'ye geldi Edirne baştan başa bayraklarla donatılmış. her tarafta “Hoşgeldiniz Ulu Gâzi” yazılı Tak’lar yapılmıştı. Gâzi’nin gelişi günlerce büyük bir heyecan yaratmış bulunuyordu. Gâzi, şehir girişinden başlayarak yolların iki Tarafına sıralanmış Edirne’lilerin candan alkış ve sevgi gösterileriyle karşılandı.
Trakya'nın her köşesinden gelen heyetler, çevre kasaba ve köylerden Edirne’ye koşan köylüler tek bir amaç için, "Kurtarıcılarını” - "Gâzilerini’' yakından görmek, selamlamak, sesini işitmek için toplanmışlardı. Cumhurbaşkanı otomobilden indi. Karşılayıcılarıyla görüştü, Yürüyerek ve halkı selamlıyarak doğruca misafir kalacağı Belediye binasına gitti. Gece Edirne'de şenlikler, fener alayları, gösteriler yapıldı.
21 Aralık 1930 Pazartesi
Cumhuriyet Halk Partisi Merkezini Ziyâret
Gâzi Mustafa Kemal 22 Aralık 1930 pazartesi günü sabahleyin çeşitli heyetleri kabûl etti. Edirne Valisi, Belediye Başkanı ile şehrin sorunlarıyla ilgili görüşmelerde bulundu Saat 15.00’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Edirne Merkezine giderek parti üyeleri, çevre ilçe ve köylerden gelen heyetlerle uzun süre yerel durum ve ihtiyaçlarla ilgili görüşmeler, konuşmalar yaptı.
Bundan sonra Edirne’de bulunan Parti müfettişleri, milletvekilleri ve partililerle partinin durumu ve tüzüğü hakkında fikir alışverişinde bulunuldu 19.00’a kadar devam eden ziyâretten sonra, kendisini bekleyen yüzlerce halkın şiddetli alkışlarıyla oradan ayrılarak, konuk olduğu belediye binâsına döndüler.
Edirne’nin İhtiyaçları;
Gâzi, 22 Aralık Pazartesi günü Edirne'de yaptığı görüşmeler neticesinde tespit ettiği ihtiyaçları ve yapılmasını gerekli gördüğü işler hakkında Başbakanlığa aşağıdaki şifre telgrafı gönderdi:
"Edirne işleri hakkında aşağıdaki notları dikkate değer gürdüm. Uygulanması ve izlenmesi hususunun sağlanmasını rica ederim.
Yerel kredi ihtiyacının karşılanması için Emlâk ve Eytam Bankası'nın hir şubesinin açılması.
Keşan ile İbrice Limanı arasındaki yolun düzeltilmesi ve İbrice Limanı'na bir iskele yapılması.
Diğer kapı yeri uzak olduğundan çevre halkının tahıl ve saman ihracatının bedellerinin tahsili için Edeköy'ü ile Sofulu arasında bir hudud kapısı açılması,
Meriç Nehri'ne ait olup Yunanlılarla anlaşmaya bağlı olan ulaşım işlerinden ayrı olarak ve bağımsız yapılması teknik olarak mümkün olan Ergene Nehri düzenleme ve kanal yapımı çalışmalarına devam edilmesi.
Edirne'de kasırgadan yıkılan minarelerin Vakıflara tamir ettirilmesi."
Cumhurbaşkanı Gâzi Mustafa Kemal
Şeker Fiyatında Rus Haksız Rekabeti
Başbakanlığa Şifre Telgraf
Cumhurbaşkanı 23 Aralık salı günü Başbakanlığa aşağıdaki telgrafı çekerek tekrar Rus haksız rekabetine hükümetin dikkatini çekmişti:
“Alpullu şeker fabrikasını ziyaretimde Rusların İstanbul'da Türk şekerinden daimâ yüzde yirmi düşük fiyata şeker satmak suretiyle bıı alanda da haksız rekabette bulunduklarını söylediler. Bu hususun da ilk şifre ile birlikte dikkate alınmasını rica ederim.”
Cumhurbaşkanı Gâzi Mustafa Kemal
23 Aralık 1930 Salı
Bir Arazi Anlaşmazlığının Çözümü,
Menemen'de Meydana Gelen Olaylar Hakkında İlk Bilgiler,
Cumhurbaşkanı 23 Aralık 1930 salı günü otomobille Edirne’ye 12 km. uzaklıktaki batı hududu üzerinde Kemal Köyünü ziyâret etti. Köylülerle çok içten görüşmeler yaptı. Kemal Köyü merası Meriç kıyılarına kadar uzanıyor ve burada bir çiftlik sahibi ( Çeltikçi Karabekir) ile köy arasında arâzi anlaşmazlığı olduğu biliniyordu. Gâzi, anlaşmazlık olan yerleri inceledi. Köylülerle çiftlik sâhibini arâzi üzerinde bir araya getirdi. Yıllarca süren ve bazı acı sonuçlar beklenen anlaşmazlığı orada çözdü. Çiftlik sahibiyle köylüleri barıştırdı, hep birlikle yemekler yendi, ayranlar içildi, Edirne’ye dönüldü.
23 Aralık 1930 Salı günü Gâzi Mustafa Kemal, Edirne’nin yerel kahramanlarından, Yunan işgâl yıllarının ünlü Trakya Paşaeli Cemiyeti üyesi ve Çeteci Karabekir ile Kemal Köy’lü çiftçiler ile arasındaki arâzi anlaşmazlığını çözmek için Kemal Köyünü ziyaret etti, Köylüler ile Karabekir arasındaki anlaşmazlığı çözdü.
Öğleden sonra Cumhurbaşkanı ve görevliler Menemen'de geçen üzücü bir olaydan, çok vahşice yapılmış, tüyler ürpertici cinâyetten haber aldılar.
Yakın tarihimize, İnkılap tarihimize, “Menemen Olayı" - "Kubilâyın Şehit edilmesi” - "Kubilây Olayı” - "İlk İnkılâp Şehidi” gibi başlıklarla geçen ve anılan olay hakkında ilk bilgiler gelmeye başlamıştı, Olay şöyle olmuştur :
“Kendisine mehdi süsü veren İstiklâl Harbinden sonra Akhisar'da bir tekke açarak Nakşibendi şeyhliği yapan ve daha sonra Menemen’e gelip yerleşen, Millî Mücadelede Yunanlılara hizmet ettiği bilinen.
Derviş Mehmet isimli bir yobaz ile altı silâhlı arkadaşı, bugün sabah namazında Menemen'e gelmişler, başlarında külâh, sırtlarında cübbe ve ellerinde silâhlarıyla bir câmiye girmişler, câmide üzerinde (İnna fetahna leke) yazılı siyah bir bayrak açarak, câmide bulunanların, câmi ününde toplanmalarını ve kendileriyle birlik olmalarını istemişlerdir.
Cami önünde toplanan kalabalığa Derviş Mehmet isimli yobaz hitap ederek; "Ey Müslümanlar!, Ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecid hududa geldi. Sancak-ı şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim,” diye bağırarak gösterilere başlamışlar, kendilerine katılanlarla, tekbirler getirerek dolaşmaya başlamışlardır.
Bu grup hükümet Konağının bulunduğu meydana gelerek taşıdıkları bayrağı meydana dikmişler, o sırada gürültüleri merak edip toplanan halkı, hükümet ve cumhuriyet aleyhine kışkırtmaya devam etmişlerdir.
Bu olaylar olurken Menemen Jandarma Komutanı işe müdahale hususunda tereddüt gösterdiğinden halkı dağılıp, eşkıya yobazları yakalamaya, Yedek Asteğmen Kubilây Bey’in Komutasındaki bir askeri müfreze görevlendirilmiştir. Asteğmen Kubilây, askeri müfrezeden önce olay yerine koşmuş, eşkiyâlara nasihatta bulunarak, yaptıklarının doğru olmadığını, vazgeçip, dağılmalarını İştemiştir. Bu sözlere karşı eşkıya, yobazlar silahla cevap vermişler, Kubilay tabancasını çekip karşılık vermeye çalışmışsa da. bir kurşunla yaralanarak yere düşmüştür. Gözleri dönen yobazlardan Manisa’lı Mehmet Emin ismindeki biri, Kubilay'ın yaralı vücudu üzerine atılarak kör bir bıçakla başını gövdesinden ayırarak, bayrağın ucuna takmıştır. Bu kanlı cinayet işlenirken yobazlar tekbir çekiyor, olay yerinde bulunan bir kısım halk bu vahşete kayıtsız kalmış, hatta içlerinden bir bölümü de cânileri alkışlamışlardır.
Nihayet, olay yerine yetişen askeri birlikler ve jandarmalar halkı dağıtmış, eşkiya yobazlarla çatışmaya girmişlerdir. Çatışmada Derviş Mehmet ve iki arkadaşı ölmüş, ikisi yaralanmış kalan ikisi de kaçmışlar, olaylarda bir fedakâr bekçi de şehit edilmiştir.”
İlk alınan bilgiler bunlardı. Gâzi, olaydan son derece etkilendi. Bu anice girişimin geniş ve kapsamlı bir tertibin (düzenin) ilk belirtisi olduğu kanısındaydı, bu nedenle gezi programını değiştirdi kısa sürede İstanbul'a dönülmesine karar verdi. Ancak Edirne okullarını yapacağı ziyâretleri iptal etmeyerek 25 Aralık Perşembe günü dönüş hazırlıkları başladı.
24 Aralık 1930 Çarşamba
Edirne Okullarını Ziyaret
Gâzi Mustafa Kemal 24 Aralık 1930 Çarşamba günü sırasıyla:
“Edirne Kız öğretmen Okulu"nu “Edirne Erkek Öğretmen Okulu”nu “Edirne Erkek Lisesi”ni “Edirne Ortaokulu”nu ‘Edirne Erkek Yatılı Okulu”nu “Edirne Sanayi Okulu”nu ziyâret etti. Gâzinin okulları ziyâretine ilişkin anılar daha sonra, o târihte öğrenci veya öğretmen olanlar tarafından yayınlandı. Aşağıdaki örnekler bunlardan bazılarıdır.
“Edirne Kız Öğretmen Okuluna Gelişi.” Öğrenci Refet (Angın) anısı;
"Gâzi Paşa'ya okul adına bir çiçek sundum ve şu konuşmayı yaptım
Aziz Paşam!
Türk yurdunun sınır kapısı olan Edirne'ye ve memleketimize gelişiniz bizi çok sevindirdi. Arkadaşlarım adına hoşgeldinız diyor ve bu buketi sunuyorum. Lütfen kabul buyurun. Paşam size öğretmen olmak için söz vermiştim. Ve işte öğretmen adayı olarak karşınızdayım”
Gâzi buketi aldı ve : “Evet hatırladım. Sen Gelibolu'da düşen küçük kız değil misin? " dedi.
Gâzi sözlerine şöyle devam etti Söyle bakalım, ne öğretmeni olmak istiyorsun”
Öğrenci Refet bir an yanındaki öğretmenlerine baktı ve dedi ki Riyâziye (Matematik) öğretmeni olacağım ”
Gâzi " Hayır, sen matematik öğretmeni değil, Târih öğretmeni olacaksın,” dedi.
Öğrenci Refet " Emredin Paşam; ama neden? diye cevap verdi.
Gâzi: “ Ha, bak, ben seni küçükken de tanıdım. Sen, o zaman küçüktün; gene iki laf etmesini biliyordun. Şimdi de seni seçtiklerine güre, sende bir şeyler var. Görüyorum ki, çok okuyorsun ve güzel konuşuyorsun. Onun için sen, Târih öğretmeni ol" dedi.
Edirne Erkek Öğretmen Okulunda; (Cahit Günsel’in anısı)
Tarih Dersinde
“ Ben 1930 yılında Edime Erkek Öğretmen Okulu’nun orta kısmında üçüncü sınıf öğrencisi idim. Dersimiz tarih idi ve öğretmenimiz Abdullah Bey bize ders veriyordu. Gâzi, sınıfımıza girerek, verilen tarih dersini dinledikten sonra bize dönerek:
“Dünyada denizcilik ile uğraşan en eski millet hangisi idi ? " diye bir soru sordu.
Bir çoğumuz: “Finikeliler." diye cevapladık.
Gâzi, öğretmenimize dönerek;
“Bana bir Ortaasya haritası ile bir çubuk getirin." dedi.
Ortaasya haritası getirildi ve yazı tahtası üzerine asıldı. Gâzi bize döndü ve elindeki çubuğu Ortaasya’nın büyük bir gölünü işaretleyerek sordu? Bu gölün adı nedir ?”
" Baykal Gölüdür," diye bağırdık.
“ Bu gülün suyu tatlı mı, yoksa tuzlu mu ? Söyleyin bakalım.''
"- Tuzlu göldür,' diye cevapladık.
“ O halde tuzlu su olduğuna göre bu göl neyin kalıntısıdır
"-Denizin,’
" Bu göl yerinde eskiden büyük bir deniz olduğuna ve bu denizin etrafında Türkler yaşamış olduğuna göre, dünyada en eski denizci millet, Türk Milleti'dir çocuklar. Bunu böyle bilin."
Terbiye Dersinde
Gâzi, son sınıfta okunan “Terbiye Dersine” girdi.
Öğretmen "Eski toplumlarda fertlerde aranan özelliklerden” söz ediyordu, dersi kısa kesti. Gâzi Hazretlerinden öğretmen adayları için verecekleri irşatları (yol gösterici) ricâ etti.
Gâzi:
"İlk insanların ve ilkel toplumların korkuya dayanan ahlâk ve eğitim sistemlerini” anlattıktan sonra "Demokratik toplumlarda fertlerin nasıl bir eğitim alması gerektiği" sorusunu sordu. "Toplumda en büyük kuvvet kaynağı ve başlangıcını düşünen bu sistemde ferdin topluma karşı görevi her şeyden önce onun bağımsızlık. huzur ve refahını sağlamaya çalışmak" olduğunu anlattı "En iyi fert, kendinden çok bağlı olduğu toplumu düşünen, onun varlığının korunmasına ve mutluluğuna nefsini vakfeden insandır.. ” dedi.
Edirne Sanayi Okulunda ;
(Rahmi Bacıoğlunun anısı)
‘Okul giriş kapısında bir öğrenci kıtası selâm görevini yerine getirirken diğer öğrencilerin, Cumhurbaşkanı forsunu bayrak direğine çekmeğe başlamaları Gâziyi ve beraberindekileri memnun etmişti.
Okulda öğleden sonraları atölye çalışmaları olduğu için, Gâzi doğruca buraya götürüldü, önce, atölyenin hemen girişinde bulunan büyük freze tezgahı başına beraberindekiler ile birlikte geldiler.
Son sınıf öğrencisi (14 Rahmi) olarak, tesâdüfen bu tezgahta çalışıyordum ve Gâzi ile konuşmak, sorularına cevap vermek şerefine ve mutluluğuna nâil oldum.
Daha sonra bütün atölyeleri gezen Gâzi, Demirhanede örs başında kan ter içinde demir düğmekte olan, son sınıf arkadaşımız (6) Nuri'nin karşısında bir müddet bekledikten sonra ve kendisine;
-“ Öğretmen okuluna veya liseye gidip tertemiz, giyinmiş, boyunbağlı bir memur olmak varken, ne için bu mektebe gelerek, böyle ateş, kömür ile ter içerisinde uğraşıp duruyorsun ?” diye sordular.
Arkadaşımız Nuri, hemen elindeki çekici gösterip havaya kaldırarak şu cevabı verdi:
“- Paşam! Siz bu vatanı kılıç ile kurtardınız, Bizler de onu bu çekiç ile yükselteceğiz ! Ayrıca bizim elimiz karadır. alnımız terlidir ama, yediğimiz ekmek aktır ve alnımızdaki ter paktır!”demişti.
Bu cevaptan çok duygulanan Gâzi, etrafındakilere dönerek:
-“Duydunuz mu ? İşte memleketi, böyle yetiştirilecek gençler yükseltecektir."
Gâzi, o gün okuldan yine törenle uğurlanırken, Okul Müdürüne:
-“Mektebinizi ziyâretten memnun oldum, tebrik ederim .” diyerek iltifatta bulundular.
Gâzi Hazretleri o gün Edirne Okullarında gördüklerinden çok memnun kaldı. Vilayet binasını da ziyaretten sonra belediye dairesine döndü, Okullarda öğrencilerin, sokaklarda halkın Büyük kurtarıcıya karşı gösterdikleri heyecanlı tezahürat olağanüstüydü.
25 Aralık 1930 Perşembe
Edirne'den Hareket İstanbul’a Dönüş
Cumhurbaşkanı Gâzi Mustafa Kental 25 Aralık 1930 perşembe günü sabahleyin Edime Türk Ocağı’nı ziyaret etti, burada Ocaklı gençlerle çay içti. Çeşitli konular üzerinde konuşmalar yapıldı. Gençliğin Cumhuriyete ve inkılaplara bağlılığı bir kez daha teyid edildi. Gâzi, Ocaktan ayrıldıktan sonra Edirne'nin tarihi eserlerini ve Selimiye Camiini gezdi, İlgililerden bilgiler aldı.
Tarihi eserlerin korunmasıyla, bu ata yadigarlarının tanıtılmasına ilişkin görüşlerini açıkladı. Buradan belediyeye geçti, Gâzinin döneceğini haber alan halk belediyenin önüne toplanmıştı. İstanbul yolu caddesinin her iki tarafına binlerce Edirneli sıralanmış. Gâziyi uğurlamaya hazırlanmışlardı. Gâzi ve yanındakiler saat 15.00 de Belediyeden çıktılar Halkın candan ve içten alkışları
“Yaşa ! Yolun Açık Olsun Ulu Gâzimiz..” sesleri arasında otomobillere binerek hareket etliler İstanbul yolu girişinde ise vali, belediye başkanı, sivil ve askeri yöneticiler, çeşitli kuruluş temsilcileri bekliyordu. Gâzi burada otomobilden inerek hepsiyle ayrı ayrı vedalaştı.
Belediye Başkanının vedâ konuşmasına:
“Edirne şehri halkı tarafından hakkımda gösterilen iyi karşılama ve gösterilerden ciddi olarak memnun oldum ve duygulandım. Selâm ve sevgilerimin saygıdeğer ve sevimli Edirne halkına uygun vasıtalarla iletilmesini ricâ ederim. Allahaısmarladık.” şeklinde cevap vererek Edirne'den ayrıldılar.[1]
[1] Kaynak; GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN YURTİÇİ GEZİLERİ Cilt 1
(12922-1931)
Ertuğrul Zekâi ÖKTE s.707 -s.701-s. 703-s. s.704-s. s.705-s.706