Edirneli Şeyh Bedrettin’in heykeli dikilecek.
Edirneli Tarih Araştırmacısı Bulut, “Edirneli Şeyh Bedrettin’in heykelinin dikilmesi bir kazançtır. Ama mezarının da gelmesi lazım.” dedi.
Osmanlı dönemi boyunca fikir ve çalışmalarıyla önemli bir isim olan Edirneli Şeyh Bedreddin’in heykeli kente dikilecek.
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, heykelin yapılacağını duyururken, Edirneli Tarih Araştırmacısı Cengiz Bulut, Bedrettin’in özellikle hukuk açısından önemli olduğunu vurguladı. Bulut, heykelinin kentin turizm simgesi olacağını belirterek, ‘Heykelin dikilmesi Edirne’miz için bir kazançtır ama mezarının da gelmesi lazım’ dedi.
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Osmanlı döneminde ilim ve erdeminin duyulmasıyla tasavvuf faaliyetlerini gösteren, aldığı eğitimlerle sahip olduğu sosyalist fikirlerin o dönemde simgesi haline gelen Edirneli Şeyh Bedreddin’in heykelinin dikileceğini duyurdu.
Çağdaş sosyalizm uygulamalarını çağrıştıran yönetim yöntemleriyle tarihte önemli yeri olan Şeyh Bedreddin’in tarihteki önemine değinen Gürkan, katıldığı bir programda, “24 Aralık’ta Edirne’de bir Şeyh Bedreddin paneli yapıyoruz. Akabinde de Edirneli hemşerimiz Şeyh Bedreddin’in çok güzel ve anlamlı bir heykelini Edirne’ye kazandırıyoruz. İnsanlık tarihinde ilk kez toplumcu düşünceyi, o zaman yok ama şimdiki düşünce ile anlatırsak emperyalizme karşı çıkışı, halkla beraber olmayı ve bizim çok özlemini duyduğumuz “Yaradılanı Yaradandan Ötürü Sevmeyi”, Şeyh Bedreddin’in kimliğinde ve uygulamalarında görürüz. Şeyh Bedreddin için birçok yazarın, felsefecinin, düşünce insanının ortak görüşü, onun dünyanın ilk sosyalisti olduğudur. Böyle bir insanın hemşerisi olmak ayrı bir gurur, onun heykelini Edirne’ye kazandırmanın da ayrı bir onur olduğunu da belirterek hepinize tekrar hoş geldiniz diyorum” şeklinde konuştu.
Şeyh Bedreddin’in heykelinin kente dikilmesi konusunda fikirlerini aldığımız Edirne Tarih Araştırmacısı Cengiz Bulut, kararın önemli olduğunu ve kentte büyük değer katacağını söyledi. Bulut, heykelinin dikilmesinin yetmeyeceğini sözlerine ekleyen Bulut, Serez’de idam edilerek, gömülen Şeyh Bedreddin’in mezarının da kente getirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Heykelin dikilmesi Edirne’miz için bir kazançtır. Ama mezarında gelmesi lazım.Şeyh Bedreddin'in hukuk açısından da önemi büyüktür yüzelli yıl öncesine kadar onun yazdığı kitaplardan yararlanılıyordu” dedi.
Edirne Barosu’na çağrı
Hukuk açısından da oldukça önemli yeri olan Şeyh Bedreddin’in mezarının getirilmesi için Edirne Barosu’nun çalışmalar yapması için çağrıda bulunan Bulut, “Edirne Barosuda bu konuda çaba sarfetmeli Heykelin şehrin en hareketli bir yerine dikilmesi lazım gelen geçen görmeli kitabesinden hayatını okumalı. Şehrimizin turizm değeri olacaktır bu heykel” diye konuştu
Yeri henüz belli olmayan heykel için ise, Bankalar Caddesi’nde Hürriyet Meydanı olarak bilinen alanın uygun olabileceğini söyledi.
Şeyh Bedreddin Kimdir?
Edirne yakınlarında, bugünkü Yunanistan topraklarında bulunan Simavna kasabasında doğmuştur. Babası Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus'un torunu olduğu söylenen Abdülaziz'in oğlu İsrail, annesi ise Rum asıllı bir hristiyan iken müslüman olan Melek Hatun'dur. Babasının mesleği nedeniyle Simavna Kadısı Oğlu diye tanınmıştır. Edirne'nin Osmanlılar tarafından alınmasından sonra ailesi ile buraya yerleşmiştir. Şeyh Bedreddin ilk tahsiline babasının yanında başladı. Daha sonraları Şahidi adlı bir hocadan ders aldı. Mevlana Yusuf'tan sarf ve nahiv okudu. Koca Efendi diye de bilinen Bursa Kadısı Şeyh Mahmud ile oğlu Musa Çelebi'nin I. Bayezid'in refakatinde Edirne'ye gelmeleri üzerine, ileride astronomi ve matematik alanlarında büyük şöhret kazanacak olan Musa Çelebi ile birlikte Koca Efendi'den ders almaya başladı; bu arada Mevlana Yusuf'un yanında fıkıh öğrenimine de devam etti.
6 ay sonra Musa Çelebi ve amcası Abdülmü'min'in oğlu Müeyyed ile birlikte 1 yıl süre ile Bursa Kaplıcaları Medresesi'nde yine Hoca Efendi'nin derslerini takip ettiler. Bu 3 öğrenci Bursa'dan Konya'ya gittiler ve orada Mevlana Feyzullah'tan mantık ve astronomi dersleri aldılar. 1 yıl sonra Musa Çelebi Semerkant'a giderek Uluğ Bey'in astronomi hocası olurken Bedreddin Simavi ve Müeyyed 1381'de Şam'a gittiler. Fakat Veba salgını nedeniyle Küdus'e dönerek Mescid-i Aksa'daİbnü'lAskalani'den hadis okudular. Daha sonraları Türk Beyi Ali Keşmiri'nin himayesinde Kahire'ye gittiler. Ali Keşmeri verdiği yemekte yapılan ilmi sohbet sırasında orada bulunan Şah el-Mantıki, Bedreddin Simavi'yi çok beğenmiş, bunun üzerine Bedreddin Simavi kendisinin en gözde öğrencisi olmuştur. 1383'te Hac için Mekke'ye giden Şah, Bedreddin Simavi'yi de yanına alır.
Sultan Berkuk, Bedreddin'in başarısını öğrenmiş, bunun üzerine oğluna ders vermesi için kendisini saraya davet etmiştir. Bedreddin Üç yıl bu görevde kalmıştır. Sultan Berkuk, hocası olan Ahlatlı Şeyh Seyyid Hüseyin ile Bedreddin Simavi'nin tartışmalardaki başarılarından memnun kalmış ve Bedreddin'i cariyelerinden Cazibe ile, Ahlatlı Hüseyin'i de onun kardeşi Meryem ile evlendirmiştir. Bu evlilik onun ilmi ve fikri hayatında bir dönüm noktası olmuş, baldızı Meryem'le yaptığı tasavvufi sohbetler üzerine tasavvufun aleyhinde iken tavrını değiştirerek Ahlatlı Şeyh Hüseyin'e intisap etmiştir. Bir süre sonra hastalanan Bedreddin Simavi doğuya bir geziye çıktı.1402-1403 yıllarında Tebriz'e giderek Timur'un otağında İranlı alimlerle yaptığı tartışmalarda Timur'un ilgisini çekmiştir. Daha sonra Kahire'ye geçen Bedreddin Simavi, Şeyhinin gözetiminde çilesini doldurdu ve onun ölümü üzerine şeyhlik makamına geçmiştir. Diğer şeylerle arası açılınca Edirne'ye dönmeye karar verdi. Filistin, Şam ve Halep üzerinden Konya'ya geçmiştir. Daha sonra Tire'ye geçerek isyan hareketlerinin ileri gelenlerinden Börklüce Mustafa ile tanıştı. Daha sonraları İzmir'e geçti ve burada bir başka isyan hareketinin ele başısı olan Torlak Kemal ile tanıştı.
Şehzadeler mücadelesi sırasında Bayezid'in oğullarından Musa Çelebi'nin kardeşi Süleyman Çelebi ile yaptığı savaş sonunda Edirne'yi ele geçirmesi üzerine Şey Bedreddin kazaskerliğe tayin edildi ve aktif olarak siyasi hayata atıldı. Musa Çelebi'nin kardeşi Mehmed Çelebi karşısında yenik düşmesiyle 1413'te Şey Bedreddin ailesi ile birlikte İznik'e sürgün edildi. Kendisine 1000 akçe maaş bağlandı fakat bu durumu kabulenmeyerek siyasi teşkilatlanmayı sağlamak üzere harekete geçti. Börklüce Mustafa'yı Aydın ve civarında propaganda faaliyetleri için görevlendirdi. Börklüce Aydın ve Karaburun'da binlerce sempatizan topladı. Ancak onun bu faaliyetleri nedeniyle kendisinin sorumlu tutulacağından kaygılanan ve bu gelişmelerin isyan hareketi başlatma imkanı hazırladığını düşünen Şeyh, göz hapsinde olmasına rağmen muhtemelen 1416'da İznik'ten kaçmayı başarmış, Kastamonu'ya giderek İsfendiyar Bey'e sığınmıştır. Tatar iline ulaşmak niyetinde iken bu amacına ulaşamamıştır. Bunun üzerine Sinop Limanı'ndan bir gemiye binerek Rumeli'ye geçmiştir. Önce Zağra, oradan da Silistre, Dobruca ve Deliorman'a gitmiş ve buraya yerleşmiştir. Burada taraftarları oldukça hızlı bir şekilde artmıştır. Bu üç isyancının başarılarından endişelenen Sultan Mehmed, Şeyh'in üzerine büyük bir kuvvet göndermiştir. Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal bozguna uğratılmış, şeyin adamları dağıtılarak, şey esir alınmıştır. Padişah'ın emriyle bir heyet kurularak şeyh yargılanmıştır. Bu heyet Şeyhin, malı ve ailesi korunmak şartıyla idamına karar vermiştir. Bu fetva üzerine Şeyh Bedreddin 1420'de Serez'de idam edilmiş ve burada defnedilmiştir. 1961'de kemikleri, Sultan Mahmud'un Divanyolu'ndaki türbesi haziresine defnedilmiştir.
15 Aralık 2016
Jale Avyüzen - Edirne Yenigün Gazetesi