Subscribe Us

header ads

Edirne’de Bir Sinan Muhibbi: Ahmed Süheyl Ünver

Prof.Dr.Rıdvan Canım EDİRNE'NİN SÖNMEYEN KANDİLLERİ-6 Edirne’de Bir Sinan Muhibbi: Ahmed Süheyl Ünver Ord.Prof.Dr.Ahmed Süheyl Ünver, Trakyalı bir ailenin çocuğu olarak 17 Şubat 1898 yılında İstanbul/Haseki’de dünyaya geldi. O, Edirne’yi tanıdıktan sonra artık “Edirne için yaşayan” bir insandır.. 1915 yılında başladığı “Tıp” eğitimini 1921 yılında tamamlar. “Medresetü’l-Hattâtîn”e devam etmesi, sanata ilgi duyması, hatta bulunduğu şehirden uzaklarda bir başka şehrin (Edirne) kültür ve sanat dünyasına yakın alaka göstermesi takdire şayandır. O, zamanla “Edirnekârî” denilen ve Türk süsleme sanatının bir dönemine damgasını vuran tezhip üslûbunun en gayretli, en başarılı talebelerinden biri olur. O, bir “gül ustası”dır aynı zamanda.. Özellikle babasından kendisine kalan elyazması eserlerin içinde yer alan tezhip örnekleri, ruhundaki sanat şevkini daha da arttırır. Edirne’nin kaybolmaya yüz tutan rengârenk çiçekleri, onun tablolarında yeniden hayat bulur.. 1923 yılında bir Edirne sevdalısı olan Dr. Rıfat Osman’la tanışır. Edirne, tarihi ve sahip olduğu derin kültürüyle bitmez tükenmez bir hazinedir onun için.. O aslında kelimenin tam anlamıyla bir mimar sinan aşığıdır.. 1930’larda Ünver, Atatürk’ün özel isteği ile çalışmalarını ilginç bir alana yöneltir: Selçuklu Tıp Tarihi.. Mesleğindeki başarısı, onu, akademik hayatının en yüksek noktasına, profesörlüğe kadar taşır. Dile kolay, 100’ü aşkın orijinal eser, 2000’e ulaşan gazete ve dergi yazısı.. 5000’e ulaşan eski eserlerden oluşan resim tablosu.. Emekli olduğu 1973 yılından, aramızdan ayrıldığı 1986 yılı şubat ayına kadar gece gündüz tıp tarihi, kültür tarihi ve sanat tarihi alanındaki yoğun çalışmalarını sürdürür Ünver.. Özellikle bugün Süleymaniye Kütüphanesi koleksiyonları arasında bulunan Edirne’ye dair defterlerde; suluboya ile Edirne grup resimleri, Dr. Rıfat Osman’la ilgili yazılar, Edirne’nin 600. Fatih yıldönümü ile ilgili yazılar, bununla ilgili hatıra pulları, Muradiye mevlevihanesi ve Muradiye camii çinileri, Cihannüma Kasrı, Edirne Üç Şerefeli Camii ve bu camiden çiçek resimleri ve çizimleri, Selimiye Camii ve ters lale, Fatih’in eşi Sitti Şah Hatun Camii ve ona dair malumat, Beylerbeyi Camii, Edirne Sarayı’ndan kalan çini parçalarına dair çizimler, tarihi Edirne evleri ve bunlara dair fotoğraflar ve çizimler, Mezid Bey Hamamı ve bu esere dair çizimler ve daha nice kıymetli bilgi bu defterlerde kayıt altına alınmıştır.. Sadece bu yönüyle bile Edirne, Süheyl Ünver’e minnet borçludur. Evet, Ünver Hoca’nın yazdıklarında açık açık gördüğümüz bir şey var: Edirne’de, herhangi bir tarihi eserin duvarından düşen bir taş veya tuğla parçası için, kırılan bir mezar taşı için tir tir titreyen bir yürek var .. İşte Süheyl Ünver’in zarif yüreğidir o.. Bunun hüznünü duyar ve duyurmak için çığlıklar atar.. Bir medeniyetin külleri arasında arayıp bulduklarını, yangından bir şeyler kurtarma gayretiyle koruma altına almaya çalışır.. Büyük tarih ve kültür bilinci, millet olma bilinci, onun bu çabalarının asıl kaynağını oluşturur. 1986 yılı Şubat ayının karlı bir gününde yüreklere ayrılık ateşini bırakarak hayata veda eder Süheyl Ünver.. Edirne’de onu unutmayan vefalı dostları her zaman olmuştur, bundan sonra da olacaktır. Ahmed Süheyl Ünver, bir “Edirne Muhibbi” yani bir “EDİRNE SEVDALISI” olarak bu şehirde doğan, büyüyen, yaşayan insanların her zaman sevgi ve saygısını çokça haketmiş biridir elbette.. O şimdi Edirnelilerin kalplerinde yaşıyor.. Biz birer Edirneli olarak onun; “Her şey biter, Edirne bitmez..!” sözünü sadece kendi gönüllerimize değil, çocuklarımızın hafızalarına da emanet edeceğiz. Elbette Edirneliler, şehrin sanat ve kültür tarihini koruma altına alan bu güzel insana nesiller boyu şükran borçludurlar.. Şubat ayında doğdu, Şubat ayında öldü.. Mekânı cennet olsun..