Subscribe Us

header ads

Dağlar Güzeli Lofça / Rıdvan Canım

Prof.Rıdvan Canım Dağlar Güzeli Lofça’ya doğru.. Osmanlı asırlarında Lofça, hatta “Altın Lofça” olarak bilinen Loveç (Ловеч), Kuzey-Batı Bulgaristan şehirlerinden biri olup, Sofya’nın 168 km. kuzeydoğusunda, Tuna Nehri’nin kolu olan Osum’un ormanlık Balkan dağlarından çıktıktan sonra geniş Tuna ovasına ulaştığı yerde kurulmuştur. Şehir bugün Loveç adını taşır. Loveç sözcüğü Bulgarcada “Avcılar Kalesi” anlamına geliyormuş. Şehir, 1393 yılında Yıldırım Bayezid’in orduları tarafından fethedilmiş.. Osmanlı döneminde Lofça, Osum ırmağının kıvrımları arasındaki kalenin altında yer alan düz arazide gelişmesini sürdürmüş, 1444’ten sonra da buraya Anadolu’dan getirilen Türkmenler yerleştirilmiş. Asırlar boyunca şehirde inşa edilen onlarca Osmanlı eserinden bugün geriye kala kala bir cami kalmış.. XV. yüzyıl ortalarında şehrin merkezi olan Lofça kazası sınırları içinde Alâeddinler, Doyran Obası ve Tatarlar adlarını taşıyan toplam otuz dört hâneli üç Türk köyü kurulur. Bir zamanlar Türklerin bu topraklarda oluşturduğu Rumeli medeniyetinin önemli merkezleri arasında yer alan Lofça, 1600’lü yılların sonlarına kadar Niğbolu Sancağına bağlıydı. Sonraları Vidin, Tırnova ve Silistre’ye bağlanır Lofça.. Ve gün gelir, beş asırlık o “misafirlik” dramatik bir biçimde sona erer. Bugün Lofça’nın sadece dört köyünde “Lofça Pomakları” (Lovečki Pomatsi) adı verien (Galata, Gradešnica, Pomašca Lesnica ve Turski Izvor) Pomaklar yaşamaktadır. Başka ne var ne yok diye soranlara deriz ki; harap vaziyetteki Hünkâr Camii ile XVI. Yüzyıl başlarından kalma Üsküplü Yahya Paşa’nın yaptırdığı Deli Hamamı da olmasa insan buranın Osmanlının beş asırlık şehri Lofça olduğuna da inanmayacak.! Lofça’nın içinden geçen bereketli Osum Nehri, Tuna’nın kollarından birisi.. Osum üzerinde bir köprü var ki, onu hiçbir yerde görmek mümkün değil.. Hem köprü, hem kapalı çarşı..! Lofçalılar ona Osma Köprüsü diyorlar.. Bir zamanlar tamamı ahşap dükkanlardan oluşan bu muhteşem eser 1872 yılında yapılmış Osum nehri üzerine.. Bir gümüş gerdanlık misâli.. Sonra 1925 yılında talihsiz bir yangın geçirmiş.. Ama çok geçmeden de, 1931 yılında eski günlerine kavuşmuş.. İçi betonarme olsa da dışı ahşap kaplama şimdi.. Bir Lofçalının dediği gibi; “Anka gibi yeniden küllerinden doğmuş” Osma Köprüsü.. Mecelle’nin meşhur yazarı Ahmet Cevdet Paşa ve meşhur pehlivanlarımızdan Kel Aliço, Lofça’nın yetiştirdiği değerlerden sadece ikisidir. Cümlesinin mekanları cennet olsun..