Subscribe Us

header ads

“Mehmet Akif’in Edirne günleri“ 1893-1896


20 Aralık 1873 - 27 Aralık 1936

Mehmet Akif ERSOY ve EDİRNE

2011 yılı Mehmet Akif yılı ilan edildi, Mehmet Akif’in vefatının 75. İstiklal Marşı’nın milli marş olarak kabulünün de 90. yılı olması münasebetiyle Edirne’de ve diğer şehirlerimizde çeşitli etkinlikler düzenlenmeye başladı.

Bu etkinliklerden biride Edirne’de Yerel Tarih Grubunun her ayın son perşembesi düzenlenen olağan toplantılarından birinde de Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim üyesi Prof.Dr.Recep DUYMAZ’ın “Mehmet Akif’in Edirne günleri “ konulu bir sunum gerçekleştirildi, Sayın Valimiz ve kalabalık bir katılımcının olduğu toplantıda, Mehmet Akif Ersoy’un 1893 yılının Aralık ayı sonlarından 1896 yılının Mart ayına kadar Edirne’de Baytar Müfettişi olarak görev yaptığını o dönemde 21-22 yaşlarında olduğunu Edirne’de güzel bir çevre edindiğini,M.Şeref Aykut ile yakın arkadaş olduğunu, Edirne’den ayrıldıktan sonra da, Edirne ile bağının kopmadığını bazı kişilerle mektuplaştığını ve bu mektupların bazılarını ve Edirne de iken yazdığı birkaç şiirini dinleyicilere okudu.
Prof.Dr.Recep DUYMAZ Mehmet Akif’in Edirne’yi hiç unutmadığını ve Mehmet Akif’in Safahat’ında yer alan, Balkan Savaşı sırasında Edirne’nin Bulgar esaretini anlatan bir şiirini de okumuştur..Sayın Prof.Dr.Recep DUYMAZ’a bu güzel anlatımları için minnettarız.. Cengiz Bulut-Edirne

Edirne

Edirne kal’asıdır gördüğün hisar-ı mehib,
Şu zirvesinde biten simsiyah ağaç da salib.

Murad-ı Evveli koynunda gezdiren tepeler,
Nasıl rüku ediyor Ferdinand’a bak bu sefer.

Bizimidir sanıyorsun şu yükselen bayrak?
Çeken Savof, Lala Şahin değil kuzum,iyi bak.

Edirne! İşte o İslam’ın ahenin suru,
Edirne! İşte o şarkın cebin-i mağruru.

İkinci arş-ı tealisi Al-i Osman’ın,
Birinci mevki-i feyyazı belki dünyanın.

Edirne! İşte o şarkın demir kilidi,
Sefil ayakları altında Bulgar’ın şimdi.

Muzaffer ordusu hakkıyla (!) intikam alıyor,
Kadın,kız,çoluk,çocuk,erkek ne bulsa parçalıyor.

Bu katliama da razıyım ihtiram olsa,
Harim-i dini de geçtik harim-i namusa.

Şu dört minareli cami ki yoktu hiçbir eşi,
Ki parlıyordu hilalinde sanatın güneşi.

Salihi sineye çekmiş de bekliyor, Nevmid.

Mehmet Akif ERSOY